kuşların cesetlerimizi didikleyip parçalamaya başladığını görseniz bile, görev yerinizi terk etmeyin?
kuşların cesetlerimizi didikleyip parçalamaya başladığını görseniz bile, görev yerinizi terk etmeyin?
Kuşların cesetlerimizi didikleyip parçalamaya başladığını görseniz bile, görev yerlerinizi terk etmeyin sözünü kim söyledi?
Uhut dağlar zinciri.
Dağ’ın güney tarafında Okçular Tepesi olarak da bilinen Ayneyn tepesi var.
Allah’ın Aslanı Hz. Hamza’nın, Kâinatın Efendisi’nin (sav) sancaktarı Mus’ab bin Umeyr ve diğer 68 şehidin yattığı şerefli mekân Ayneyn ile Uhut arasında düzlükte…
Şehitlik duvarlarla çevrilmiş.
Kureyş ordusu Uhud’a kuzey taraftan gelmiş.
Kâinatın Efendisi (sav) ordunun arkasını dağa vermiş ve müşriklerle bu düzlükte savaşmış.
Ayneyn tepesinin arkasından geçip İslam ordusuna arkadan saldırmasınlar diye tepeye 50 okçu yerleştirmiş. Abdullah b. Cübeyr’i okçulara komutan tayin etmiş.
Kâinatın Efendisi (sav) okçuların önünde Abdullah’a şu kesin emri vermiş:
“Atlıları oklarla def et ki arkamızdan gelmesinler. Savaş ister lehimize ister aleyhimize olsun, yerinden ayrılma! Senin tarafından bize saldırmasınlar!”
Sonra okçuların tümüne şu emri vermiş:
“Kuşların cesetlerimizi kapıştığını görseniz dâhi ben size adam göndermedikçe asla yerinizden ayrılmayınız. Düşmanları yendiğimizi, galip geldiğimizi ve çiğnediğimizi görseniz de size haber göndermedikçe yerlerinizi terk etmeyin!” (6)
İslam ordusu Uhut’ta 3000 kişilik müşrik ordusu ile savaşmış. Bedir Savaşı’ndan bir yol sonra. Mücahitlerden bazılarının kılıcı yokmuş.
“Kişi korkmakla kaderden kurtulamaz, şeref ileri gitmekledir.” yazılı Ebû Dücane’ye, meşhur Zülfikar’ı Hz. Ali’ye vermiş.
Savaş başladığı zaman Allah’ın Aslan’ı Hz. Hamza, Kureyş bayraktarını öldürmüş. Bayrağı kapan 12 Kureyş bayraktarı arka arkaya yere serilince Mekke ordusunda panik ve kaçış başlamış.
Hz. Hamza, Hz. Ali, Hz. Ebu Dücane destan yazmışlar. Düşman ordusunun bir başından girip öteki tarafından çıkmışlar.
Düşman ordusu dağılınca İslam ordusu düşmanın geride bıraktığı ganimetleri toplamaya başlamış.
Okçular da ganimet toplamak üzere tepeye terk etmişler. Sekiz kişi Hz. Cabir ile yerinden ayrılmamış ve Kureyş suvarileri okçuların yerinden ayrıldığını görünce fırsatı değerlendirmiş, Ayneyn tepesinin arkasından dolaşarak İslam ordusuna saldırmışlar. İslam ordusu bozulmuş ve acı bir mağlubiyet tadılmış.
Hz. Hamza savaş meydanında Vahşi’nin attığı mızrakla şehit olmuş.
Bayraktar Musab bin Ümeyr bu meydanda şahadet şerbeti içmiş. Kâinatın Efendisi (sav), kendisini terk etmeyen küçük bir grup mücahitle dağa doğru çekilmiş.
Kureyş müşrikleri kesin sonuç almak ve Allah Rasulü’nü (sav) öldürmek için hücuma geçmişler. İbni Kamie’nin saldırması sonucu Allah Rasulü’nün (sav) zırhının halkları yüzüne batmış, dişi kırılmış, alnı kanamış.
Hz. Talha, Hz. Ali, Sa’d İbni Ebi Vakkas, Hz. Ömer, Hz. Ebubekir ve bir grup mücahit Kâinatın Efendisi’ni (sav) canları pahasına savunmuşlar. Kendisini öldürmek için gelen Übey İbni Halef’e Allah Rasulü (sav) mızrağını alarak hücum etmiş, onu yaralamış. Feryat ederek geri kaçan Übey bağıra bağıra ölmüş.
Kâinatın Efendisi (sav), Uhud’un göğsündeki mağaraya çekilmiş.
Zülal Turizm sahibi Hasbi Tanrıkulu ile geceleyin mağaranın yolunu tuttuk. Gündüz polis ziyaretçileri buraya yaklaştırmıyormuş. Biz de geceyi tercih ettik.
Ramazanın 25. gecesi, iri kayaların oluşturduğu mağaraya tırmandım. Dağın göğsünde sert ve haşmetli kayaların arasındaki mağaraya ulaşınca burnuma gül kokuları doldu. Mağarayı ziyarete gelen Türkiye hacıları da reyhan kokusu hissettiklerini söylediler. Allah Rasulü’nü bağrına basmış ve misafir etmiş gül kokulu mağaraya bir süre misafir olduk.
Allah Rasulü’ne salavat getirdik, resim çektik, dua ve niyazlar ettik.
Cami hopörlerleri açık. Camilerde teheccüd namazı kılınıyor ve hocanın okuduğu Kur’an sesleri Uhud’u çınlatıyor.
Şehitlerin ruhuna Yasin ve Fatihalar göndererek Uhud’a veda ettik.
Kâinatın Efendisi (sav), bu dağ bizi sever, biz de onu, buyurmuş. Gönlümüzde Uhud sevgisi… Gül kokulu dağa veda ettik.