Allah nurunu tamamlayacaktır ne demek? Allah’ın nuru ne demek?

22.01.2023

Allah nurunu tamamlayacaktır ne demek? Allah’ın nuru ne demek?

Allah’ın kendisini “nûr” olarak isimlendirmesi ışık verme ve aydınlatma fiilinin çokluğunu ifade etmesi içindir. Allah’ın “nûr” sıfatı, zatının nur = ışık olduğu anlamına gelmez. “Allah’ın Nuru” olarak tavsif etmek sureti ile bu nura galebe çalmanın mümkün olamayacağını ifade etmektedir. Ayrıca onların çaresizliğini ise “ağızları ile söndürmeye kalkışmak” ile ifade etmektedir.

İmam Kurtubȋ Saff suresinin 8. âyetinin tefsirinde Allah’ın nûrundan maksadın şu beş şeyden biri olabileceğini beyan eder:

  • 1) Allah’ın Nûru, Kur’an-ı Kerim’dir. Onlar sözleriyle Kur’an’ı yok saymayı ve yalanlamayı isterler.
  • 2) Allah’ın Nûru, İslam’dır. Onlar sözleri ile İslam’ı bertaraf etmek isterler.
  • 3) Allah’ın Nûru, Muhammed Mustafa (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizdir. Onlar fitne ve kargaşa doğuran yalan haberler ile Peygamber Efendimizin yok olmasını arzu ederler.
  • 4) Allah’ın Nûru, Allah’ın burhanları ve delilleridir. İnkârları ve yalanlamaları ile Allah’ın burhanları ve delillerini yok etmek isterler.
  • 5) Allah’ın Nûru’ndan maksat darbı meseldir. Yani güneşin nurunu ağızıyla söndürmeye çalışan kimsenin işi nasıl imkânsızı zorlamaksa; hakkı yok saymaya çalışmakta aynıdır.

Yine İmam Kurtubȋ’nin aktardığına göre İbn Abbas (r.anhuma) bu âyetin sebeb-i nüzulü ile ilgili şunları söyler:

“Hz. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimize kırk gün vahiy gelmeyince Yahudilerden Ka’b b. Eşref: “Ey Yahudiler! Sevinin, Allah Muhammed’e indirdiği Nûru söndürdü. Onun işini tamamlayacak da değildir.”dedi. Peygamber Efendimiz de bu olaya çok üzülmüştü. Allah Teâlâ, akabinde bu ayeti indirdi ve sonrasında vahiy kesintisiz devam etti.” Allah’ın nûru, bütünü ile İslam dinini kapsamaktadır.

Allah’ın nuruna karşı bu düşmanlık Hz. Peygamber’in peygamberliğini inkâr ile başlamakta ve O’nun mukaddes şahsiyetine dil uzatmaya kadar gitmektedir. O’na indirilen vahyi inkâr etmek, Kur’an’ı reddetmekte bunun bir parçasını oluşturmaktadır. Dün Mekkeli müşrikler, Yahudiler ve münafıklar Allah’ın nurunu söndürme gayreti içinde iken bu gün onların uzantıları aynı aymazlığı sergilemektedirler.

Nitekim âyetin muzârȋ sîğası ile başlaması kıyamete kadar bu tür bedbahtların varlığını sürdüreceğine işaret etmektedir. Zira ehlince malumdur ki, muzârȋ sîğası şimdiki zaman ve gelecek zamanda vukua gelmeye ve yenilenmeyi delalet eder. Yani bu tür arızalı kimseler her daim olagelecektir. Kâfir kâfirliğini yapmaktan geri durmayacak, üflemeye kudreti olduğu sürece Allah’ın nûrunu söndürmek için çalışacaktır. Şu kadar var ki, Tevbe suresindeki ayette kâfirlerin Allah’ın nûrunu alenen ve açıktan söndürmeye çalıştıkları görülürken, Saff sûresinde bunu gizliden gizliye yapmaya uğraştıkları da anlaşılır.

You cannot copy content of this page