Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Nedir ?

25.10.2021

Özel hayat kavramı; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetidir. Hatta herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını da kapsar.


5237 sayılı Türk Ceza Kanunu “Özel hayatın gizliliğini ihlal” başlıklığı altında suçu;


MADDE 134 – (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.



(2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.” şeklinde düzenlemiştir. Buna göre kişinin özel hayatını ihlal eden kimse 1-3 yıl arası hapis ile cezalandırılır. Özel hayatı ihlal görüntü ve seslerin rıza dışında kayda alınması şeklinde ise 2-6 yıl arası hapis cezası öngörülmüştür. Gizlice görüntü ve ses kaydı yapılmış; internet,basın gibi yollarla kamuoyuna duyurulmuşsa ceza 2-5 yıl arası hapistir.
Bu madde kamuoyunca tanınan, ünü yaygın kişiler bakımından daha özenli değerlendirilmelidir. Kamuya açık alanda bulunduğu sırada kişinin görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına razı olduğu anlamına gelmez.


Kamuya açık alanda kuralı gereğince kamuya açık alandaki kişinin, gün içerisinde yaptıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyetleri özel hayat kavramı kapsamına dahildir.


Yalnız, süreklilik içermeyen ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda değerlendirilemez. Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kavramı kapsamına girip girmediği belirlenirken, sadece içinde bulunulan fiziki çevrenin özelliklerine bakılmamalı, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, sosyal ilişkileri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler de göz önüne alınmalıdır. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun oluşup oluşmadığının tespiti için, her somut olayda, hukuka uygunluk sebeplerinin bulunup bulunmadığı titizlikle araştırılmalıdır.


Fakat şunu da belirtmeden geçmeyelim. 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 Sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 6352 Sayılı Kanunun Geçici 1. Maddesinin, <31.12.2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adli para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 4.12.2004 tarihli ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171. maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkumiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.


Bu bakımdan mahkemede delil elde etmek amacıyla birinin izni alınmadan sesinin kayda alınması, görüntüsünün fotoğraflanması bu madde kapsamında hapis cezası ile cezalandırılır. Bu bakımdan “lehime delil elde edeyim” derken hapis cezası almanız içten değildir. Çünkü “yasak ağacın meyvası da yasaktır.” Yasaya aykırı olarak elde edilmiş ses kaydı, görüntü delil olmayacağı gibi ceza davasına muhatap olabilirsiniz.

You cannot copy content of this page